Afşar Timuçin – Aşkın Diyalektiği
Kendime Koçluk ™ Kütüphanesi / 105
Afşar Timuçin – Aşkın Diyalektiği / s:161
Aşk da sanat gibi baştan beri yalnızca yapılan değil aynı zamanda üzerinde düşünülen bir insan etkinliği oldu. İnsanoğlunun genel tutumudur bu: yaptığını düşünür, düşündüğünü yapar.
İnsan olmanın temel özelliği yapmak ve yaptığı üzerine görüşler geliştirmektir. Her alanda kendini tanımak isteyen insan aşkta da kendini tanımaya çalıştı. Marcel Achard “Aşk ona kafa yoranların işidir ” der.
Bütün bunlar bize aşkın önemini, aşkı düşünmeye yönelen insanın gelişigüzel bir arayış içinde olmadığını gösterir. Aşk ve sanat insanın kendini çırılçıplak sergilediği ve çırılçıplak gözlemlediği yerdir. Elbet bunu söylerken gerçek aşkı ve gerçek sanatı düşünüyoruz. Aşkta ve sanatta insan kendini çırılçıplak ortaya koyar. Bu yüzden sanatta aşka ve aşkta sanata benzeyen bir şeyler vardır. “Aşk bir duygu değil bir sanattır” der Paul Morand.
Aşkı ve sanatı insanın en temel iki etkinliği saymak yanlış olmaz. Zaman geçer, nice değişimler ya da dönüşümler yaşanır, aşk ve sanat yaşamdaki başat yerlerini korurlar. Shelley haklıdır: “Aşk için ve güzellik için /Ne ölüm vardır ne değişim. ” Aşkta gözlemlediğimiz değişimler yaşam biçimlerindeki değişimlerle ya da değişikliklerle ilgilidir: davranışların, sezgilerin, bakış biçimlerinin dönüşüme uğraması aşkın görünümlerinde değişiklikler yaratır.
Ancak aşkta temel hep aynı kalacaktır: adanmışlık içinde bir olma istemi.