Max Stirner
Biricik ve Mülkiyeti
![Kendime Koçluk Kütüphanesi 129
Max Stirner
Biricik ve Mülkiyeti](https://kendimekocluk.com.tr/wp-content/uploads/129-23_12_2024-Max-Stirner-Biricik-ve-Mulkiyeti-1-1024x1024.jpg)
Kendime Koçluk™ Kütüphanesi 129
Max Stirner – Biricik ve Mülkiyeti / S: 420-421
Kendi-olan düşünce, Benim düşüncem, bu özgür düşünceden tamamen farklıdır; Beni yönetmez, bizzat Benim tarafımdan yönetilir, o keyfime göre ilerlettiğim ya da yarıda bıraktığım düşüncedir.
Kendi-olan bu düşüncenin özgür düşünceden farkı, tıpkı gönlümce tatmin ettiğim Kendi-olan duyusallığımın, özgür, denetime alınamayan ve yenik düştüğüm duyusallıktan farklı olmasına benzer.
Feuerbach Geleceğin Felsefesinin İlkeleri adlı eserinde hep varlık üzerinde durmuştur. Feuerbach, Hegel’e ve mutlak felsefeye karşı olmakla beraber, soyutlamada takılıp kalır; çünkü “varlık” bir soyutlamadır, tıpkı “Ben” gibi. Ama Ben yalnız bir soyutlama değilim, Ben her şeyin içinde her şeyim, dolayısıyla soyutlama ya da Hiç de olsam, Ben Her Şeyim ve Hiçim; ben sadece bir düşünce değilim, ben aynı zamanda birçok düşüncelerle de doluyum, bir düşünceler dünyasıyım.
Hegel, Kendi-olanı, Benim olanı, “Kanaati” mahkum eder. “Mutlak düşünce”, düşüncenin Benim düşüncem olduğunu, Benim onu düşündüğümü ve onun sadece Benim sayemde var olduğunu unutan düşüncedir. Ama ben Ben olarak, Bana ait olanı yutarak tekrar içime sindiririm ve onun efendisi olurum, o sadece Bana ait bir fikirdir ve Ben onu her an değiştirebilirim, yani yok edebilirim, içime geri alırım ve tüketebilirim.
Feuerbach, Hegel’in “mutlak düşünce”sini, alt edilmemiş varlık ile çürütmek ister. Ama Varlık benim içimde tıpkı düşünce gibi alt edilmiştir. Benim varlığımdır, tıpkı diğerinin de benim düşüncem olduğu gibi. Feuerbach, duyularımızı her amaç için kullandığımıza ve bu organlarımızdan tamamen vazgeçemeyeceğimize çok sıradan bir kanıt göstermekle yetinir ve daha ileriye gidemez. Elbette ki duyularım var olmazsa, düşünemem. Ne var ki düşünebilmem ve duyumsamam için, yani hem soyut hem de somut olanı algılamam için her şeyden önce Benim Kendime, hem de bu çok özel olana, bu Biricik Kendime ihtiyacım vardır. Eğer Ben, bu Biricik olmasaydım da örneğin Hegel olsaydım, o zaman bu dünyayı gördüğüm biçimde göremezdim, Ben o dünyadan Hegel olarak çıkardığım felsefi sistemi bulup çıkaramazdım vb. Gerçi Benim de başka kişiler gibi duyularım olurdu, ama Ben onları Kendi kullandığım gibi kullanmazdım.