Beşgen Teorisi !!!

Hayata Geçirmeye Değer!

Başkalarının benim için seçtiği hayalleri yaşamaktansa kendi hayallerimi yaşamayı tercih ettiğimde, daha ilkokul yıllarımda öğrenmem gerekecek ne kadar çok şeyin olduğundan bi haber, beşgen teorisi nedir bilmeyen, bilgiye aç bızdığın teki idim.

Şanslıydım da… ?

Hayallerimi yaşamam konusunda bana engel olmaktansa ufkumu açmayı tercih eden öğretmen bir anne ile mühendis bir babanın oğluydum. Sonu gelmeyen sorularıma doğrudan cevap vermektense araştırıp cevaplarımı bulmam konusunda beni teşvik edip zorlayan, ağlaklaştığım anlarda bile taviz vermeyen ikinci annem, sevgili Perran Albayrak ‘ta ilk öğretmenimdi.

Hayaller öylesine bizi geliştiren ve ufkumuzu açan bize ait şeyler ki… hele bir de içinizde doymak bilmeyen bilgiye açlığınız var ise, hayatınıza kattığınız her hayaliniz size yeni ufuklar açar hale gelir oluyor bir süre sonra.  Şuan yaptığım işim, hatta okumakta olduğunuz bu satırlar bile hayallerimin peşinden giderken biriktirdiklerimin paylaşılması gerekliliğinin sonucu.

Hayallerinizi gerçekleştirme arzunuz ne kadar büyük olursa olsun, kimi hayalleriniz gerçekleşmiyor ve hayal etmediğiniz durumları bile yaşamanıza yol açabiliyor; ama yaşadığınız ne kadar büyük bir hüsran olursa olsun sonuçlara katlanmak sizi mutsuz etmesi gerekirken mutlu edebiliyor.

Mutsuz olmam gerekirken, mutlu olduğumu hissettiğim ilk anda çok şaşırmıştım açıkçası. Bende bir anormallik var, bakalım altından ne çıkacak derken unuttum gitti. Bunun tekrarlarını yaşadıkça kendime acı çektirmekten hoşlanan bir mazoşist’miyim diye de düşünmedim değil. Düşündüm düşünmesine, gelin görün ki yine mutluydum. Cevap bulmamı bekleyen kendi hayatıma dair sorular belirmişti aklımda… ?

Hayatıma dair soruların cevaplarını bulmak hiçte kolay olmadı. Biliyordum sorularımın cevapları devler tarafından verilmişti; ama onların verdiği cevapları anlayabilecek, onlar ile birlikte yürüyebilecek seviyede bile değildim o günlerde. Devler ile yürümeyi hayal ettim önce. Hayalimi gerçekleştirmek adına da adım adım onlara yaklaştım yıllar boyunca.

Yaklaştıkça ise hayata bakışımı, yaşam tarzımı ve şu an olmaktan mutlu olduğum halimi kazandım birlikte yürür hale geldiğim devlerin sayesinde.

Neler mi anlattı bana devler…

Yaşantımda olumluluk ve/veya olumsuzluk yaratan her şeyi daha en başından kabullenmem gerektiğini, yaşadığım hayatı cennete çevirmenin yolunun bu olduğunu öğrettiler mesela Mevleviliğin Tevekkül anlayışı ile…

Tevekkül enerjiyi, gücü verenin Yaradan olduğunu idrak etmektir. Tabiî insan nefsiyle o gücü yanlış yerlere de kullanabilir, o zaman kendi sorumluluk taşır. Fakat, sonuç için Yaradan’a teslim olmak insanı bu âlemde cennete sokar.

El işten kalırsa, ayağınla diren. Ayağın da kalmazsa; bağır, seslen. Sesin de yoksa aklınla işe giriş. Hâsılı her solukta vefa göster(Mevlana, Rubâîler, 178).

Diken ekersen, gül devşiririm mi dersin? Gül dikmezsen, hiçbir fidan gül vermez sana. Dereler buğdaydır âdeta, bu dünya ise değirmen; fakat değirmene kerpiç götürürsen, ancak toprak elde edersin (Mevlana, Rubâîler, 222).

Birlikte yürüdüğüm devlerden Hermann Hesse yalın anlatımı, doğu edebiyatı ve felsefesine yakınlığını  Siddharta‘da bir araya getirerek Budizm’in Sorgulayıcılığı‘nı keşfedeceğim yolu gösterdi mesela.

Gerçek SorunlarSorunların Gerçek KaynağıSorunların Gerçek Durduruluşu ve Zihnin Gerçek Yolu‘ndan oluşan en temel öğreti Dört Yüce Hakikat‘in kapısını araladı.

Ne olduğumuz ne düşündüğümüzün eseridir. Eğer bir insan kötü düşüncelerle konuşur ve eyleme geçerse, acı onu bir gölge gibi takip eder. Eğer bir insan saf düşüncelerle konuşur ve hareket ederse, mutluluk onu bir gölge gibi takip eder. (Gotama Buda)

Arayan kendini arayandır. Ne olduğunu bilmek için, önce ne olmadığını araştırıp bilmelisin diyen bir diğer dev, Sri Nisargadatta Maharaj ile yürüdüm ardından.

Genelde bilinenin aksine, Hinduizm’de Yoga‘nın bedeni değil öncelikle Zihni Disiplin altına almak olduğunu, bedenin zihnin yansıması olduğunu ondan öğrendim.

Gerçeğin, iyiliğin, uyumun, güzelliğin yararı nedir? Onların hedefleri yine kendileridir. Onlar; her şey kendi haline bırakıldığında, engellenmediğinde, kavramlaştırılmadığında, onlardan kaçınılmadığında ya da peşlerine düşülmediğinde, sadece tam farkındalıkla deneyimlendiklerinde kendiliğinden ve çabasızca tezahür ederler. Böyle bir farkındalığın kendisi sattva’dır (Sattva: zihnin içselleştirilmesi, bilincin içeriye döndürülmesi ve baş ile kalbin birliğinin sağlanması). O insanı kullanmaz, onlara doyum verir ve onları tamamlar. (Sri Nisargadatta Maharaj – Ben O’yum)

Sevdiğiniz birisi bir yolculuğa çıkarken arkasından su dökmediniz mi hiç? Gözünüz gibi baktığınız çocuğunuza nazar boncuğu takmadınız mı hiç? En son tahtaya ne zaman vurdunuz? Kırmızı kurdele deyince aklınıza ne geliyor? vb…

Bu küçük törenlerin hepsi geçmişimizden günümüze yansıyan olgular. İnsana ve bireye verilen değerin görselleştirilip, şölen edası ile anılaştırıldığı, akıllara kazındığı törenler. Var olduğumuzu, yok olduğumuzu zihinlere ve gönüllere yazan törenler.

Farkında mısınız? Bu satırları okuyarak varlıklarımız arasında bir bağ kuruyoruz ve beni onurlandırıyorsunuz.

Hiç farkında değildim ben de bunların. Ta ki sevgili Halise Baydar ile on bir sene önce yollarımız kesişene kadar. TRT’nin radyo programlarından birisi için konuk olarak çağrılmıştı. Yol boyunca sohbet ettik uzun uzun. Boşandıktan sonra boşandığın eşine “varlığın ve kadınlığın ile beni onurlandırdığın, bir çocuk ile beni taçlandırdığın için teşekkür ederim” diyerek minnet duygularını dile getirdin mi? verecek cevap bulamayıp, yanında küçüldükçe küçüldüğümü hissetmiştim o gün.

Şamanizm’in Törenselliği‘ni hayatımın içerisine aldım o andan sonra ve kavradım ki; yaşantımın içerisinde yer alan tüm canlılar, Varlıkları ile Beni Onurlandırmayı tercih ettikleri için asla geri gelmeyecek zamanlarını benim ile birlikte geçiriyorlardı. Üzmek isteseler bile kimse üzemedi beni o günden beri. ?

Nihilizm olgusu ile ilk tanıştığımda bilmemenin bir çoklarını düşürdüğü tuzağa ben de düştüm. İniş dönemimde idim. Sahip olduğum her şey teker teker elimden gidiyordu. Bir süre içerisinde de elimde “hiç” bir şey kalmadı. Kendimi eksik, rüzgar ile savrulan ve olabildiğimce fakir hissettiğim “hiç’lik” bu olsa gerek dediğim dönem.  Ama insan içine girince, görmeye başlıyor.

Zamanında değersiz gördüğü bir çok şeyin ne büyük bir zenginlik olduğunu anlıyor. Çevresinde yüzlerce insan varken, onlar hayatından çekildikleri zaman kalan o bir tek kişinin, kendisinin onun asıl zenginliği olduğunun farkına varıyor. Bireylerin adı konmuş, konmamış onlarca kurala ve şarta uymaya çalıştıkça asıl yalnızlığın içine sürüklendiğini, mış gibi yaşayarak gerçek fakirliklerinin bilincinde bile olmadıklarının farkına varıyor.

Farkına vardıkça özgürleşiyor ve özgürleştikçe bolluğu yaşıyor, zenginleşiyor insan. Nihilizm’in Hiç’likte ki Bolluğu‘nun farkına varıyor insan ve hayat o andan sonra yaşanır bir hayat olmaya başlıyor.

Jean Grenier‘in dediği gibi “Bizler doğadaki tüm ahlakı reddetmiyoruz, ahlakın evrensel olduğu iddiasını reddediyoruz ve bir ahlak kuralını reddederken veya kabul ederken de onun hayatı geliştirici mi yoksa engelleyici mi olduğuna bakıyoruz.” Sadece bir cümle okuyup geçebilirsiniz de, üzerine düşünüp hayatınıza yeni bir kapı aralayabilirsiniz de.

Peki yukarıda sizler ile paylaştığım Beşgen Teorisi ve işim. Ne alakası var?

Beşgen Teorisi ! Hayata Geçirmeye Değer!
Beşgen’im

Bu beşgen; içini yaşayarak doldurduğum benim beşgen’im. Parçalar halinde belki sizlere birer kapı açabilir. Ama bütün olarak hayatınız ile örtüşmez. Benim yaptığım, yapmaya çalıştığım bireylerin kendi beşgen’lerini oluşturmaları konusunda onlara destek vermek. Sorgulayarak, düşünerek zihinlerindeki kapalı kapılarını açmalarına teşvik etmek.

Açın kapılarınızı, oluşturun bireysel beşgen’inizi. Özgürleşin ve özgürleştikçe gerçek zenginliğinizin farkına varın…

Sağlıkla, sevgiyle ve huzur ile nice günleriniz olsun.

Minnet duygularımı kabul etmeniz dileklerim ile…

Yücel Hakan UZUNÖZ

13 – 11 – 2018 / İstanbul

BeşGen Teorisi ile ilgili olarak bilgi almak veya kendi beşgeninizi oluşturabilmek için koç desteği almak isterseniz, bu link sizi iletişim formumuza yönlendirecektir.

Kendime Koçluk Giriş Sayfasına Dön

Beşgen Teorisi !!!” ile ilgili 6 görüş

  1. Nilgün GÜLDOĞAN

    Hazineni bizimle paylaştığın için çok teşekkürler. Öğrenecek ne kadar çok şey var. Her cümleyi birkaç defa okudum ve okumaya devam edeceğim. Eline diline sağlık.

    Yanıtla
  2. Neslihan ERYOL ERBAŞI

    Sevgili dev dostum, hayatımda olduğun ve kattığın değer için çok teşekkür ederim, yolun açık olsun ve hayat, hak ettiğin tüm güzellikleri önüne sersin…

    Yanıtla
  3. Eray AKYOL

    “iyi ya da kötü sevilen veya sevilmeyen(başkalarını maddi veya manevi incitmeden); bir insanın net bir duruşu olmalı” diye düşünürüm. Duruşunu çok net ve sağlam tuttuğunu gördüğüm sevgili Hakan Abim. Fikirlerini açarak bizleri onurlandırdıgın için teşekkürler..

    Yanıtla

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir