Emile Zola – Germinal
Kendime Koçluk ™ Kütüphanesi – Emile Zola – Germinal – s445/446
Emile Zola
Germinal
Peki, suçlu kimdi?
İşte bu soru büsbütün canına okuyordu Etienne’in. Acısı yüreğine oturan bu felâket, bu yoksulluk, bu ölümler, bir lokma ekmeğe muhtaç, açlıktan bir deri bir kemik kalmış bu çoluk çocuk, gerçekten de kendi suçu muydu?
Bir akşam, bu belâlar başlarına gelmeden önce, o içler acısı sahneler bir bir geçmişti gözlerinin önünden.
Ama o zaman bilinmez bir gücün etkisiyle onun da ayakları yerden kesilmiş, arkadaşlarıyla birlikte onu da önüne katıp sürüklemişti. Hem aslında asla onları çekip çevirmiş değildi, tersine, asıl onlar yönetmişti kendisini, arkasından iten kalabalığın kışkırtmalarıyla, başka zaman aklının kıyısından bile geçiremeyeceği eylemlere girişmek zorunda kalmıştı.
Her şiddet eyleminde küçük dilini yutacak gibi olmuştu, çünkü işin bu yola döküleceğini asla öngöremediği gibi böyle olmasını da istememişti. Sözgelimi, mahalledeki o çok güvendiği adamların gün gelip de kendisini taşa tutacaklarını nereden bilebilirdi?
Bol bol yiyip içecekleri, hiç emek harcamadan yan gelip yatacakları bir yaşam sözü vermekle suçlayan bu azgın herifler, düpedüz yalan söylüyorlardı.
Kendi kendisiyle hesaplaşırken, içini sızlatan pişmanlığını yatıştırmak için kafa patlatırken, oldu olası içini kemiren bir kuşku, yüklendiği görevin üstesinden gelecek yeterliğe sahip olup olmadığı kuşkusu, yeniden canlanıyordu.
Artık, cesaretinin kırıldığını hissediyordu, arkadaşlarıyla gönül birliği içinde bile değildi; halktan çekiniyor, bir doğa gücü gibi önüne gelen her şeyi silip süpüren, hesaba kitaba gelmeyen halkın o kor ve karşı konulamaz derecede müthiş gücünden korkuyordu.
Bir bezginlik, incelen beğenilerinin yol açtığı bir rahatsızlık, benliğinin usul usul bir üst sınıfa yükselişi, onu yavaş yavaş halktan koparmıştı.