Nuri Bilge Ceylan – Mayıs Sıkıntısı – Senaryo
![Kendime Koçluk ® Kütüphanesi - Nuri Bilge Ceylan - Mayıs Sıkıntısı - Senaryo](https://kendimekocluk.com.tr/wp-content/uploads/050-01_05_2023-Nuri-Bilge-Ceylan-Mayis-Sikintisi-Senaryo-s-125-126-1024x1024.jpg)
Kendime Koçluk ™ Kütüphanesi – Nuri Bilge Ceylan – Mayıs Sıkıntısı – Senaryo – s125/126
Nuri Bilge Ceylan
Mayıs Sıkıntısı – Senaryo
Mayıs Sıkıntısı’nda ne içi boşaltılmış ne de zayıf zaman var. Dram başka yerde: Hiçbir şey olmamış gibi altan alta yolunu sürüyor ölüm.
Anın duygu yüklü gerçekliğiyle, zamanın duygu yüklü gerçekliği başa baş gidiyor: oğulun bir gece anne babasına vaktiyle çektiği ham görüntüleri gösterdiği bölümde örneklendiği gibi.
Kendilerini ekranda izlerken, bir anda, yaşlı çift (tıpkı izleyiciler gibi) çöken bu vücudun, kırışan bu cildin farkına varıyor, bir anda, ne olduğu , ne olmakta olduğu, ne olacağı algılanıyor; bir yaşamın üç şimdiki zamanı , Mayıs Sıkıntısı’nın üç ana karakterinin sadakatle temsil ettiği bir insanlığın üç nesli.
“Zaman ne çabuk geçiyor, yaşlanmışız, çok yaşlanmışız” diye mırıldanır anne. Çıkan ders, genç yeğene belletilmeyi hak edecek ölçüde önemlidir. Bu durumda, hayal ettiği saate sahip olmak istiyorsa, halasının ona verdiği yumurtayı kırk gün boyunca cebinde kırmadan taşıması gerekmektedir.
Bir kol saati? Bir çakmak? Bir mutluluk sözü ? Ne önemi var! Madem ki sorumluluğu ve sabrı keşfetmek, ve beklemeyi ve zamanı hesaba katmayı mutlaka öğrenmek gerekiyor.
Ne var ki, fazlasıyla basit bir heyecanı aktarırken formaliteyi bir yana bırakıyor Nuri Bilge Ceylan. babanın, oğulun veya yeğenin küçük defolarını gizlemeyi reddederek: Bazen hırsızlık ve yalancılık; ve sıkça bencillik!
Ama yine de, insani kusursuzluğun bu dünyanın bir parçası olduğunu ileri sürmeye – muhteşem bir filmde bile – kim cesaret edebilir ki?.